Tekrardan merhaba! Yunan mitolojisi ve hikayeleri serisinin ikinci bölümüne hoşgeldiniz! Bu bölümde Titanlardan ve fazla uzun yazmazsam Tanrılardan bahsedeceğim. Hazırsanız çayınızı kahvenizi alın gelin pek uzun bir yazı yazmayacağım, kahvemi ve bu yazıyı aynı anda bitirmeye çalışacağım 😀

            Önceki bölümde Gaia’dan, Uranüs’ten, ilk seri yaratıklardan ve ikinci seri cyclopslardan bahsetmiştik. Ve üçüncü seri çocukların da Titan olduklarından bahsetmiştik. Titanlar diğer kardeşlerinden tamamen farklı bir şekilde doğdular. Dış görünüşü insan vücuduna benzeyen ilk yaratıklar Titanlar idi. Görünce besmele çekmeyeceğiniz türden “insanlar.” Yani ne kadar insan denirse artık 😀 Fakat Uranüs Titanları da istemedi. Uranüs, günümüz sorumsuz insanlarının temsili gibi, fakat amacı tamamen farklı sadece çocuklarının onu bir kenara atmasından korkuyor. Uranüs bu çocukları da elli kafalı kardeşlerinin yanına, Gaia’nın rahmine geri itip bunlardan da kurtuldum diyerek gününü gün ediyor, ama işler Gaia tarafında pek de öyle gitmiyor. Gaia uranüse fazlasıyla kızgın ve kinlenmiş bir durumda ama Gaia’nın ne kadar kinci biri olduğunu henüz kimse bilmiyor çünkü Uranüs gelen kim var kim yok hep bir yerlere gönderiyor..

            Gaia bir süre sonra Uranüsten intikam almak için planlar kurmaya başlıyor. Rahmindeki çocuklarıyla konuşabildiği için onlara da bu planlardan bahsediyor, çocukların da daha yararlı bir alternatifi olmadığı için bu planları tabii ki onaylıyorlar. Titanların en küçüğü olan Chronus, annesine planını eyleme dökmekte yardım ediyor. Bir gece, Uranüs Gaia’nın yanına yatağa geldiğinde Chronus usulca annesinin rahminden çıkıp babasını bıçaklıyor!

      Bu şekilde Uranüs’ün korkuları başına hiç beklemediği bir anda gelmiş oluyor. Bu konu tartışılır aslında. Kartopu etkisi de denebilir. Sonuçta doğan her çocuğunu bir yere atıyordu iyi de oldu. Ama gitmeden Chronus’a postayı da koyuyor tabii ki altta durmuyor. Uranüs son nefesini vermeden önce oğlu Chronus’a bir kehanette bulundu: “Gün gelecek ki senin de oğlun bana yaptığını sana yapacak da cezanı bulacaksın nankör köpek!” En azından buna benzer bir şey dedi yani.. Uranüs gözlerinde kin ve ihanetin verdiği hayal kırıklığıyla can veriyor.

            Uranüs öldükten sonra Gaia ve çocukları hiç olmadıkları kadar özgür hissediyorlar, ki zaten artık öyleydiler. Titanların geri kalanı ve Elli Kafalı yaratık kardeşler annelerinin rahminden tekrardan doğuyorlar. Cyclopslar Tartatustan çıkıyorlar ve bu olayın sonunda da tüm kardeşler Chronusu liderleri yapma kararı alıyorlar. Chronus kardeşi Rhea ile evleniyor ve evreni uzuuunca bir süre barış içinde yönetiyorlar. Fırtına öncesi sessizlik… Bir süre sonra Rhea Chronus’a güzel haberlerle geliyor. Koskoca evrende daha bir şey yoksa güzel haberin ne olduğu pek alâ bellidir sanırım 😀 Chronus buna biraz seviniyor fakat Aklına Babasının kehaneti geliyor. Sürekli uçurumun kenarında oma hissi ile yaşayan Chronus bunlara daha fazla sevinemiyor. Gerçekten olabilir miydi böyle bir şey? Chronusun sonu kendi çocuklarından birisi olabilir miydi..?

            Kahvemin de bitmesini sebep bilerek bu yazıyı biraz kısa tutacağm ve tarihin –mitolojik olaylar olsa bile– tekerrürden ibaret olduğunu serinin sonraki bölümünde göreceksiniz, göstereceğim. Sağlıkla ve sağlıcakla kalın efendim 😊

                 -Tenebris

Düşünceni Tek Emojiyle Anlat!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
0 0 oylar
Yazımızı Değerlendir
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Sıralı yorumlar için geri bildirim
Tüm yorumları görüntülere
Bu yazılarımızı da beğenebilirsin

Sir Gawain and The Green Knight

Bir Şovalyelik Hikayesi Olan Sir Gawain and The Green Knight’ı Biliyor musunuz ?

Savaştan Sonrası, Tanrılar, ve Görevleri: Yunan Mitolojisi Bölüm 4

Yüce ve Galip Tanrılar ve Özellikleri Bu sayıda! Yazıyor! Yazıyor!

Yunan Mitolojisi Hikayeleri 9: Baucis ve Philemon

Hoşgörü ve misafirperverliğin vücut bulmuş hali olan Baucis ve kocası Philemon’un okumaya değer hikayesi sizlerle!