
Söz konusu tarih olduğunda, bugün bile hala açıklanamamış pek çok gizemin olduğunu bilirsiniz.
Bunun nedeni, insanlık tarihimiz boyunca hala tam olarak anlayamadığımız ve belki de asla anlayamayacağımız pek çok şey olmasıdır.
Şeytani sırlar içeren eski parşömenler, hazinelerle dolu mezarlar ve daha nicesi… Bütün bunlar bir araya geldiğinde komplo teorisyenleri için vazgeçilmez bir ortam oluşturur.
Bugünkü yazımızda ise çözülmemiş gizemlerden bazılarına göz atacağız.
Şeytanın İncil’i

Codex Gigas olarak da bilinen Şeytanın İncil’i, şeytanla yapılmış bir anlaşma yoluyla yazıldığı iddia edilen, 13. yüzyıldan kalma Orta Çağın en büyük el yazması kitabıdır. Kitapla ilgili kısa bilgiyi verdiğimize göre bu kitabın arkasında yatan gizeme bakalım. Hikaye burada başlıyor, iddiaya göre o dönemde yaşayan bir keşiş dini yeminlerinden bazılarını bozduğu için hapsedilip ölüm cezasına çarptırılır. Keşiş, manastıra ilginç bir teklif sunar. Tek bir günde insanların sahip olduğu tüm bilgiyi bir kitaba yazacağını ancak bunun karşılığında hayatının bağışlamasını talep eder.

Manastır bunun gerçekleşmesinin imkansız olacağını bildiği için keşişe 1 gün vakit tanır. Hikayemize göre keşiş bunu gerçekleştirmek için şeytanla bir anlaşma yapar. 1 gün geçer ve keşiş manastıra kitabı sunar. Kitap 160’dan fazla farklı hayvan derisinden yapılmıştır. Şeytan’ın İncil’i günümüze kadar ulaşmıştır ve kitabın kim tarafından yazıldığı ve neden yazıldığı hala bilinememektedir. O kadar büyük ve ağırdır ki kitabı taşımak için iki kişiye ihtiyaç duyuluyor.
Bu kitap, İncil’in tam bir çevirisiyle birlikte birkaç farklı metinden (tıbbi formüller, şeytan çıkarma ritüelleri, şeytanın tasvirleri, vb.) oluşan içeriğe sahiptir.
Helenikon Piramidi

Sokağa çıkıp insanlara “Bize antik dünyadaki en büyük gizemden bahseder misiniz?” diye sorsanız, muhtemelen herkesin söyleyeceği şey Mısır Piramitleri olurdu. Bunun temel nedeni, benzer yapıların son yıllarda yeni yeni keşfedilmesidir.
Bu aynı zamanda Yunanistan’ın Argolis Piramitleri için de geçerlidir. Diğer bir adıyla Helenikon Piramidi.
Uzmanlar, bir zamanlar Helenikon piramidinin olduğu yerde bir savaşın gerçekleştiğini ve yapının ölenleri onurlandırmak için inşa edildiğini hakkında fikirler ortaya atmıştır.

Gerçek şu ki piramidin gerçek yapılış amacı bilinmemektedir çünkü piramidin bir mezar olduğuna dair bir kanıt bulunamamıştır. Yapı, Mısır piramitleri kadar büyük değildir ve tamamı ayakta olmasa da en az mısır piramitleri kadar önemli olmasının sebebi, piramidin tarihi M.Ö. 2720’ye kadar dayanması ve Mısır piramitlerinin birçoğundan daha eski olmasıdır.
Bağdat Pili

Alman arkeolog Wilhelm Konig, Bağdat’ta yaptığı arkeolojik kazılarda birçok çömleğe rastladı. Çömleklerin her biri bir bakır silindire yerleştirilmiş bir demir çubuk içeriyordu.
Doğal olarak, Konig, nesnelerin tarihi M.Ö. 200’e kadar dayandığı için Part İmparatorluğu döneminde kullanılan eski piller olduğunu öne sürdü. Eğer gizemi çözülemeyen bu bulgu gerçekse insanoğlu 2000 yıl önce elektriği keşfetmiş demektir.
Bu duruma inanmayanlar, çömlek kapların parşömenleri korumak için kullanıldığını söylemektedir. Bunu da komşu antik şehirlerdeki benzer bulgulara dayandırmaktadırlar.
Fakat bu teorinin doğru olup olmadığını kanıtlamak isteyen Sanat Tarihi profesörü Dr. Marjorie Senechal, öğrencilerine bu çömleklerin birer kopyalarını yaptırdı. Belki şaşıracaksınız ama yaptıkları kopyalar voltaj üretebilecek kapasitedelerdeydi.
Kuzey Avrupa’da keşfedilen bataklık cesetleri

18. yüzyıldan bu yana Kuzey Avrupa’nın bataklıklarında yüzlerce bozulmamış ceset keşfedilmiştir.
Cesetlerin tarihi adli olarak M.Ö. 8000’e kadar dayanmaktadır ve o kadar iyi korunmuştur ki midelerinin alınan besin örnekleri, tam olarak ne zaman yaşadıklarını belirlemeye yardımcı olmuştur.

Bedenler yaş, cinsiyet ve hatta sosyal durum açısından birbirilerinden çok farklıdır. Ancak hepsinin ortak noktası, kasıtlı olarak öldürüldükleri ve daha sonra bataklıklara yerleştirildikleridir. Bazı uzmanlar, cesetlerin zamanında kurban edilen veya toplumdan dışlanmış insanlar olduğunu öne sürüyor.
Tüm bu bulgular ve bunlar gibi birçoğu, yıllar boyunca çeşitli komplo teorilerini besledi. Bağdat bataryaları gibi bazı bulgular, eldeki yeni veriler göz önüne alındığında geçmiş medeniyetlerin düşündüğümüzden çok daha fazlasına sahip olduğununu gösteriyor ve tarihi daha farklı bir bakış açısıyla görmemizi sağlıyor. Diğerleri sadece bu gizemler üzerine kafa patlatmamızı ve tarihin gerçekten gizemlerle dolu olduğunu bizlere kazandırmak için varlar.
Kaynak:
https://medium.com/lessons-from-history/5-unsolved-mysteries-from-around-the-world-f335ae26fcfe