Eveeett, bugün kendimle baş başa kalmış, bir yerden Google Mapten Birleşik Krallıkta gezip, öte yandan kahvemi yudumlarken gözüme bir detay çarptı. Neden aynı adada, aynı isme sahip (neredeyse) iki farklı ülke vardı? Aslında cevap tahmin edilebilir ancak gelin beraber bir göz atalım.

      Aslına bakarsanız bu iki ülkenin ayrılıkları çok taze, 1921’de birbirlerine veda etmişler. Birisi kendisine “Northern Ireland” Kuzey İrlanda demiş, diğeriyse bağımsızlığını vurgulayacak ya hani “Republic of Ireland” İrlanda Cumhuriyeti demiş. Biraz araştırma yaptıktan sonra ayrılıklarının politik ve dini sebeplere dayandığını buldum. Tamamen anlayabilmek adına biraz öncelere, dini ayrılığın yaşandığı döneme gitmemiz gerekiyor. 16. yüzyıl hükümdarı Henry VIII tahta geçtiği zaman Protestan reformunu ateşlemiştir. Bu reform ulusal çapta büyük bir değişikliği gün yüzüne çıkarmıştır aslında. Katolik Kilisesinin İngiltere den kovulmasının ardından hanedan tam anlamıyla Protestan olmuştur ve mezhepsel ayrımcılığa başlamıştır. Protestanlara öncelik tanıyarak, insanları kendisine çekmeye çalışmış, aksini ısrar edenlerse katledilmiştir. Bu şekilde Protestanlık hızlı bir şekilde yayılmış ve kısa bir sürede mülklerin büyük bir çoğunluğu Protestanların eline geçmiştir. İskoçya’nın batısından büyük Kalvinist bir kafile İrlanda’ya göç emtiştir. Giden Puritanlar İrlanda’nın güneyinde azınlık olsalar bile, Kuzey İrlanda da çoğunluğu yakalamışlar ve üstünlüğü sağlamışlardır. Göç eden insanlar, tıpkı Yahudiler gibi, Kuzey İrlanda’nın kendileri için vaad edilen topraklar olduğunu savunarak, o bölgeyi Katoliklerden arındırmak istemişlerdir. Buraya kadar anlattığım kısım tamamen dini sebeplerdir, peki ya politika ?

      1800’lü yıllarda İrlanda bir çok kez Birleşik Krallık’a özgür bir parlemento için başvuruda bulunmuştur, ancak istediklerini elde edememişlerdir. Bunu isteme sebepleriyse tıpkı İskoçya gibi kendi kararlarını kendileri vermek ve başkasının boyunduruğu altında kalmamaktır. Ancak bunu yaparken de Birleşik Krallık ile bağını sürdürmek istemiştir (1919 yılında çıkacak olan iç savaşa kadar o başka yazıyaa ). Daha önce iki kere daha denenmiş olan “Home Rule Movement” 1912 yılında tekrar düzenlenerek parlementoya sunulmuştu. Bu tasarıya göre İrlanda kendi hür yönetimini tamamen ele alabilecekti, ancak parlementoda bulunan Protestanlar buna karşı çıktılar. Bu karşı duruş ülke içerisinde gruplaşmalara sebep oldu. “Nationalist” Ulusçular ki bunlar yasayı kabul etmek isteyen kesim oluyor ve “Unionist, Loyalist” Birlikçiler, bunlar da Birleşik Krallık ile bağlarını sürdürmek isteyen taraf oluyor. Protestanlar bu yasaya tamamen karşı çıkmışlardı çünkü büyük çoğunluğu Katolik olan bir ülkede, azınlık olarak kalırlarsa tıpkı Henry VIII’in Katoliklere yaptığı gibi, Katoliklerinde onları domine etmelerinden korkuyorardı. Korktukları başlarına geldi, uzun kargaşaların ardından ki tarihe “Home Bill Crisis” olarak damga vuruyor, tasarıları kabul gördü. Tabi araya Birinci Dünya Savaşı gidiği için askıya almak zorunda kalıyorlar. Savaşın ardından tekrar gündeme gelen tartışma sonrası “Government of Ireland Act” yasasının imzalanmasıyla ayrılık artık yasal hale geliyor. Anlaşmaya göre İrlanda bir bütün olarak ayrılacaktı fakat Protestanların yoğun tepkileri ve tehditleri üzerine Birleşik Krallık İrlanda’yı bölme kararı alıyor ve taraflara dahi sormuyor. 3 Mayıs 1921’de altı bölgeyi Kuzey İrlandaya vermek üzere ikiye ayrılıyorlar.

      Buraya kadar her şey açıktı. Sanırım sizinde kafanızda kalan tek soru “Neden İrlanda Cumhuriyeti Birleşik Krallık üyesi değilken Kuzey İrlanda hala üye?” Öyleyse hemen açıklayayım. 1922 yılında “Irish Free State Constitution Act” Birleşik Krallığa teslim edildi. Bu anlaşmaya göre İrlanda ülkeleri birlikten ayrılacaktı. Yukarıda da anlattığım gibi Kuzey İrlanda ayrılmayı kesinlikle istemiyordu, ancak imzalar atılmış ve Kuzey İrlanda üyelikten ayrılmıştı. Anlaşmaya göre birliğe geri dönebilmesinin tek yolu geri çekildiklerine dair Krallığa bildiri göndermekti ve bunu yaptılarda. En kısa sürede isteklerini Krala bildirdiler ve tekrar birliğin sıcak kollarında yerlerini aldılar.

       Size bunları anlatırken tekrar yoruldum, en iyisi bir kahve daha hazırlayayım. Haftaya yeni bir yazıyla görüşmek üzere esenle kalın.

 

Düşünceni Tek Emojiyle Anlat!
+1
5
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
0 0 oylar
Yazımızı Değerlendir
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Sıralı yorumlar için geri bildirim
Tüm yorumları görüntülere
Bu yazılarımızı da beğenebilirsin

Yunan Mitolojisi Hikayeleri 7: Pandora ve Kutusu

Dünya üzerinde yaratılmış olan ilk insan kadın bahtsız Pandora ve kutusunun hikayesini hiç okudunuz mu?

Amerika’da Büyücülük ve Cadılık (Witchcraft)

Amerika’yı ve Avrupayı kasıp kavuran cadı avcılığı’nın Amerika ayağını sizlere elimden geldiğince anlattım. Ön yargı ve cinsiyetçiliğin dibii…

Umberto Eco ile gerçeklik, kurgu ve Kutsal Kâse üzerine bir söyleşi

Eco, romanlarının mistik sırlarını bizlerle paylaştı!

Güzelliğin ve Lanetin Kenti: Babil

Semavi dinlerin lanetlediği, akabinde dillerin ortaya çıktığına inanılan, Mezopotamya’nın en güzel şehirlerinden, insanlık tarihinin gelişimine göz kırpan ve aynı zamanda lanetlenenler Babil.