Middle English döneminin başyapıtlarından olan Sir Gawain and the Green Knight Türkçeye “Efendi Gawain ve Yeşil Şovalye” olarak çevrilmiştir. Tıpkı Bewoulf gibi anonim bir eserdir. 14.yy’ın başlarında yazıya geçirilmiş ancak 15.yy da çoğaltılamaya başlanmıştır. 3. Kişi bakış açısıyla anlatılmış olan bu eser genellikle Sir Gawain’in bakış açısından kaleme alınmıştır. Hikaye; Kral Arthur’un şovalyesi olan genç Gawain’in şovalyelik hikayesini anlatırken, aynı zamanda şovalyelik ve onun erdemleri genel olarak konu alınmıştır. Örneğin hikayenin başında Sir Gawain, Green Knight’ın anlaşmasını kabul ettiği için düello sonrası günlerce onu aramış ve bir şatoya rastlamıştır. Bu şatonun lideri onu sıcak bir şekilde karşılamıştır. Kendisini, eşini, ve kalede yaşyan bir diğer kadını tanıtmıştır. Kaldığı ilk gece lordun karısı Gawain’in odasına sinsice girip onu baştan çıkarmaya çalışır ancak şovalyenin erdemine karşı olduğu için Gawain kadını hemen kendisinden uzaklaştırır ancak, kadın çabucak ondan bir öpücük almıştır. Bu öpücüğü geri vermek adına gün içinde kalenin lordunun avladığı geyiğe bir öpücük vermiştir. Bu olay toplam üç gün boyunca devam etmiştir. Sözünde durması ve cinsellikten kaçması şovalyeliğin birer erdemidir ve Gawain bunları yerine getirmiştir. Şiir, Camelotta ki Yılbaşı kutlamalarının betimlenmesi ile başlıyor. Camelotsa Kral Arthur’un kalesidir. Hikayenin başında yeşil saçlı, yeşil tenli, yeşil bir at süren Şovalye Arthur ve kutlama yapan bütün herkese kendisine kendi ‘baltası’ ile saldırması için meydan okur. Tek şartıysa meydan okumayı kabul eden kişinin bir sene sonra kendisini bulmasıdır. Kral Arthur en başta tereddütte kalmıştır ve hiçbir şey söyleyememiştir. Ancak Green Knight Arthur’un sessiz kalmasıyla alay edince yüreklenip kabul etmiştir. Arthur Green Knight’ın baltasını kaptığı anda Gawain araya girip mücadeleye kendisinin girmesi için izin istemiştir.
Burada cesaretiyle şovalyelik erdemlerinden birisini ortaya koymuştur ve tek bir vuruşla Green Knight’ın kellesini almıştır, kafası kopan Green Knight, kafasını yerden alıp anlaşmayı hatırlatmış ve oradan uzaklaşmıştır.
Green Knight’ın gitmesiyle Sir Gawain hariç herkes hayatına devam ederken, onun hikayesi henüz yeni başlamıştır. Hikayenin son kısmında Sir Gawain yeni yıl zamanı geldiği için Green Knight’ı bulmak için kaldığı şatodan ayrılmak zorunda klamıştır. Ancak daha öncesinde Şatonun lordunun eşi ona büyülü bir yeşil kuşak vermiştir. Söylenişe göre bu kuşağı her kim takarsa ölümsüz olurmuş. Bunu kabul eden Gawain şatodan ayrılmak üzereyken zırhını giyindiği sırada o kuşağıda bağlamıştır. Bir rehber ile beraber yola koyulmuşlardır. Ormanın sonun kadar gelip Green Knight’ı bulamadıklarında, rehber ona pes etmesi durumunda kimseye söz etmeyeceğine dair söz verir, ama Gawain bunu reddeder. Aramaya devam ederlerken kayalıkta bir çatlak bulurlar ve burası aradıkları yer yani ‘Green Chapel’ olduğunu anlarlar. Ardından Green Knight ortaya çıkar. Sözünü yerine getirmek isteyen Sir Gawain önüne eğilir ve boynunu Green Knight’a sunar. İlk iki vuruşunda bir şey olmaz ve Knight’ın üçüncü vuruşuyla Gawain’in boyununda kılcal bir kanama olur ve sözleşmelerinin yerine getildiğini söyler, ancak Knight sadece tebessüm eder ve kimliğini Gawain’e açıklar. Green Knight aslında, Gawain’in konakladığı şatonun lordudur. Kaldığı süre boyunca ilk iki gün erdemli bir şekilde kaldığı için darbe almadığını ve üçüncü gün bozduğu için kan aktığını ona açıklar. Olayın sonunda kaledeki kadınlardan birisinin halası ve Arthur’un üvey kardeşinin olduğunu söylemiştir. Sonuç olarak Gawain eşi benzeri olmayan bir zafer ile Camelot’a geri dönmüştür, yaptığı hileyi açıklayacak kadar cesur olmadığı için ona bunu hatırlatması için koluna bir kuşak bağlar. Geri döndüğünde bunu gören bütün şovalyeler ona katılır ve kollarına kuşak bağlarlar.
Orijinal Metne Buradan Ulaşabilirsiniz.‘Whether fate be foul or fair, Why falter I or fear? What should man do but dare?’