Eğitim, teknoloji, ticaret ve sosyal yaşam gibi insanlığı ilgilendiren tüm alanlarda iletişim ve bilgiye erişim şüphesiz bir numaralı önceliktir. Bu öncelikleri bir önceki cümlede verilen alanların birer kapısı olarak ele alırsak, iletişim ve bilgiye erişim de birer kapı görevini görmektedir. İnsanlık olarak bu kapıları, anahtar olarak görebileceğimiz sözlü ve yazılı iletişimin aracı olan dillerle sağlarız. Yakın zamanlarda yapılan araştırmalar ile dünya üzerinde aktif bir şekilde kullanılmakta olan 7000’den fazla dil kaydedilmiştir. Bu diller küçük büyük birçok topluluk tarafından yukarıda bahsedilen kapıları açmak için kullanılmışlardır. Fakat, yine yukarıda verilen bu alanlarda bireylerin veya toplulukların fikirlerini paylaşabilmeleri için 7000 adet dilin kullanılması imkansızdır. Bu nedenle geçmişten günümüze kadar defalarca değişmiş bir kavram olan “Lingua Franca” geliştirilmiştir.

Lingua Franca Nedir?

    Lingua Franca kavramına kısaca “toplumların birbirleri ile iletişim kurabilmeleri ve fikir alışverişi yapabilmelerine olanak sağlayan, söz konusu dönem içerisinde çoğunluk bir grubun kullandığı ve uluslararası boyutta ortak iletişim dili olarak belirlenen dil” diyebiliriz. Geçmişten günümüze lingua franca olarak kullanılan diller Latince, Fransızca ve İngilizcedir. Günümüzde tahmin edileceği üzere dünya çapında en çok kullanılan dil İngilizcedir. Bu yüzden sosyal, akademik ve ticari alanlarda en çok tercih edilen dil olarak kullanılmaya başlanmıştır ve uzun bir süre daha bu şekilde kalacağı tahmin edilmektedir.

Neden Motivasyon?

    Dilin kendisini bir arz olarak ele alırsak ana dili farklı olan birçok milletten bireyin en çok talep ettiği ikinci ya da yabancı dilin (ikisi farklı kavramlardır) İngilizce olması yıllar boyu dilbilim araştırmacılarının ilgisini çekmiştir ve hala da çekmeye devam etmektedir. Araştırmacılara göre, bir genelleme yapılacak olursa, dil öğrenimini en çok etkileyen faktörlerden biri motivasyondur. Yaş fark etmeksizin her dil öğrenen bireyin bu yolda bir nedeni vardır ve bu nedenler bireyi motive ederek dil öğrenim sürecine katkıda bulunur. “İş hayatımda yardımcı olması için öğrenmek istiyorum”, “filmleri ve dizileri altyazısız izleyip anlayabilmek için öğreniyorum”, “yabancı ve farklı fikirlerdeki bireyler ile iletişim kurmak istiyorum” gibi düşünceler bu tür motivasyonlara örnek verilebilir.

            İngilizce de yukarıda verilen sebepler baz alınırsa çok geniş bir kitleye hitap etmektedir ve günümüzde yeri azımsanamayacak kadar büyüktür. Küçükten büyüğe tüm bireyler oynadıkları oyunları, okudukları kitapları, dinledikleri müzikleri anlayabilmek için, farklı kişilerle sohbet edebilmek için, ticarette dış dünyaya açılmayı hedeflerken hazırlıksız yakalanmamak için İngilizceyi tercih etmektedirler. İngilizcenin neden lingua franca olarak tercih edildiğini bahsettiğim tüm bu nedenlerin fazlasıyla desteklediğini düşünüyorum.

Motivasyon, Seviyeler...

    İngilizce öğrenimi veya daha geniş bir bağlamda “dil öğrenimi” çok geniş bir süreçtir ve bu süreç kendi içerisinde belirli seviyelere ayırılmıştır. Bu seviyeler kişinin dili kullanmak istediği yere göre değişiklik gösterir. Başlangıç, orta ve ileri seviyeleri ve bunların alt seviyeleri ile pek çok farklı özelliği içerisinde barındırmaktadır. Yukarıda bahsedilen motivasyonlar hangi seviyeye kadar gelmeniz gerektiği konusunda yardımcı olacaktır. Örnek vermek gerekirse; sadece iletişim için dili kullanacak bir bireyin orta düzey bir İngilizce bilmesi veya öğrenmesi yeterli olacaktır. Akademik veya ticari kariyer yapma planı olan bireylerin ise ileri düzey İngilizce öğrenmeleri gerekmektedir. Tabii ki bunlar birer sınırlama değillerdir fakat birer tavsiye olarak adlandırılabilir. Her ne kadar öğrenmesi gerekmektedir desek de dil öğrenimi bir yerde başlayıp bir yerde biten bir olay değildir. Her dilde olduğu gibi İngilizceyi öğrenmek de bir ömür süren bir olgudur. Çeşitli lehçeleri, milyona yakın kelime sayısı ve farklı ifadeleri öğrenmek pek de azımsanacak veya hafife alınacak bir şey değildir. Tüm bu bilgiler bireyleri dil öğreniminden uzaklaştırmaktadır, fakat motivasyon, bireyleri tereddüt ve isteksizlik durumlarından alıkoymaktadır.

Son Söz

Günün sonunda her alanda başarmak istenilen hedeflere ulaşmak için motivasyonun temel gerekliliklerden biri olduğu göz ardı edilemez bir gerçektir ve bu motivasyon herkeste farklıdır. Yazının sonuna gelirken size bu yolda önerebileceğim şey, sizi istediğiniz dili öğrenmeye iten amaç veya istek her ne ise onu önünüze koyup bu süreçteki olumsuzlukları hatırlayınca bu amaca veya isteğe tekrar bakmaktır. Bu sayede bir telefon misali şarj olup çalışmaya devam edeceksiniz.

Samim Kel

Düşünceni Tek Emojiyle Anlat!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
0 0 oylar
Yazımızı Değerlendir
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Sıralı yorumlar için geri bildirim
Tüm yorumları görüntülere
Bu yazılarımızı da beğenebilirsin

“Racism” as a Neurological Disorder

Having different skin tones or ethnicities is not a problem, the main problem is to impose inaccurate meanings on these differences.

Neden “Latin” Amerika?

İkilemde kalınan iki terim, Güney ve Latin Amerika ayrımını ve neden latin dendiğini bu yazıda öğrenebilirsiniz!

Four Types of Dreaming by Sigmund Freud

Dreams tell what they want to say in the light of your own values, culture, fears and anxieties.

Güzelliğin ve Lanetin Kenti: Babil

Semavi dinlerin lanetlediği, akabinde dillerin ortaya çıktığına inanılan, Mezopotamya’nın en güzel şehirlerinden, insanlık tarihinin gelişimine göz kırpan ve aynı zamanda lanetlenenler Babil.