Modern teknoloji, daha önce atalarımızın erişemediği birçok elementin patlayıcı gücünü kullanmamıza olanak sağladı. Savaş alanındaki bu devrim sayesinde, patlayıcılarımız giderek büyüdü ve daha yıkıcı hale geldi. Artık en gelişmiz bombalarımız, birkaç yüzyıl önce savaş stratejistleri için bile hayal edilemeyecek derecede tüm bölgeleri şiddetli bir şekilde harap edebilir.

İnsanlık bu gücü kullanmayı başarmış olsa bile, tüm bu ilerlemelerimiz doğanın gücü karşısında devede kulak kalıyor. Bu şüphesiz ki tarihin en yıkıcı volkanik patlamasının salt gücüyle kanıtlanmıştır.

Doğanın Gücü

Gezegenimizden ayrılmadığınız sürece, dünya’nın tektonik levhalarının hareketi yaşayabileceğiniz en kuvvetli olaylardan biridir. Bu doğa olayı o kadar kuvvetlidir ki zaman içerisinde kıtaları bile hareket ettirecek güçtedir. Bu plakaların hareketi de, daha sonraları gezegenimizin oluşturabileceği en tehlikeli yeryüzü şekillerinden biri olan volkanların oluşmasına ve derin yarıkların meydana gelmesine neden olur.

Tek bir mega volkanik patlama bile, bizi üstesinden gelemeyeceğimiz nükleer bir kışa bizi gönderebilir, bu yüzden böylesi bir tehtide büyük bir dikkatle yaklaşmalıyız. Tarih boyunca, küresel bir etkisi olan birçok volkanik patlama örneği gördük.

Bu patlamalar genellikle Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla benzerlik gösterdiği için Vezüv Patlamaları (Plinian patlamaları olarak da bilinir) olarak sınıflandırırlır. Bu makalenin de esas konusu olan Krakatoa’daki patlama, bu sınıflandırmada yer alan birkaç patlamadan biriydi ve hala insanlık tarihi boyunca kaydedilmiş en yıkıcı volkanik patlama olmaya devam ediyor.

Krakatoa

Krakatoa, bir zamanlar Endenozya’nın Sunda Boğazı içerisinde yer alan bir adaydı. Patlamadan önce, ada çevresinde bulunan araştırmacılar tarafından güçlü sismik aktivite fark edildi. Bazı zamanlarda, bu sismik aktivite o kadar güçlendi ki komşu Avustralya’da bile hissedilebildi.

Güçlü sismik aktivite, volkanın altında yavaşca bir basınç birikmesine neden oldu ve 1883 yılının ilk aylarında kısa aralıklarla çevreye buhar ve kül yayılmaya başladı. Aynı yılın 16 Haziran’ına kadar, bu maddelerin yanardağdan çevreye yayılması yoğunlaştı ve 27 Ağustos’daki patlamaya kadar bu salınım zirveye ulaştı.

O gün gerçekleşen patlama o denli şiddetliydi ki, 50 kilometrelik bir yarıçapta bulunan herkesi sağır etti (ki insanlık tarihindeki en yüksek sesin kaynağıdır) ve 3,100 kilometreden daha uzaktan bile duyulabiliyordu. (Yani bu patlama İstanbul’da gerçekleşseydi Londra’dan bile duyulabilirdi.)

Bu olay aynı zamanda dünya’yı yaklaşık 3 kez dolaşan ve Sunda Boğazın’daki küçük ada zincirinin tahrip olmasına yol açan bir şok dalgası gönderdi. Afetin sonucunda, olayın şiddetiyle ortaya çıkan tsunamiler, yakındaki sahil kasabaların çoğu tahrip olmasına neden oldu.

Tüm olanlar düşünüldüğünde Krakatoa yanardağının patlaması doğanın gücünü göstermekte ve insanlığın gerçek yıkıcı gücüyle mukayese etmemize olanak sağlamaktadır. Bu patlama şimdiye kadar kaydedilen en yıkıcı patlama olmasına rağmen, birçok uzman Yellowstone (Amerika) gibi uykuda olan bir mega volkanın patlamasının çok daha ciddi sonuçlara yol açabileceği varsayımında bulunuyor.

İnsanlığın dünyayı yok edecek ve yapılandıracak teknolojisi olsa bile, onu kontrol edecek bir yolu hala bulamadık. O zaman kadar hayatta kalmamız Dünya’nın insafına bağlı.

NOT: Edvard Munch’un 1893 yılında çizdiği “Çığlık” tablosunda bu patlamadan esinlendiği iddia ediliyor. Eserin, patlamadan birkaç yıl sonra yapılması ve patlamanın çıkardığı sesin gücü düşünüldüğünde bu iddia daha da kuvvetleniyor. Ne de olsa bu tablodaki çığlık atan karakterimiz gibi patlamanın şiddetiyle kulaklarını kapadılar ve doğanın saf gücüyle karşı karşıya kalan insanların yaptığı gibi sadece “Çığlık” atmakla yetinebildiler.

Düşünceni Tek Emojiyle Anlat!
+1
1
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
0 0 oylar
Yazımızı Değerlendir
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Sıralı yorumlar için geri bildirim
Tüm yorumları görüntülere
Bu yazılarımızı da beğenebilirsin

İki Kardeşin Hikayesi: Anubis ve Bata

İnsanlık tarihi var olduğundan beri birçok medeniyet yeryüzünde var oldu ve zamanını doldurup tarihin tozlu sayfalarına karıştı. O medeniyetlerden biri olan Antik Mısır, zamanının ötesinde bir devir yaşamıştır.

Karanlıktan Gelen Islık\The Whistler in the Dark\Part 6

Griswell ve şerif kırık meşe kapısından içeri girerler…