B7Y873 Hester Prynne and her daughter Pearl from Hawthorne’s The Scarlet Letter. Hand-colored halftone of an illustration

“En derin günahın lekesini taşıyanlar daima tutkularının peşinden koşanlardır.” Tarihsel romantizm türünün Amerika’daki örneklerinden biri olan Nathaniel Hawthorne’un Kızıl Damgası, püriten Massachusetts Bay kolonisinde 1600’lü yılların ortasında geçiyor. Ölü bilinen kocasının ardından günahların en büyüğünü işleyen ve ömrü boyunca altın işlemeli kıpkırmızı bir “A” harfini taşımak zorunda olan Hester Prynne, geçen yıllar boyunca yanında yasak aşkının meyvesi olan küçük kızı Pearl ile köy ahalisinin garip, küçümser ve kınayıcı bakışlarına göğüs gererek yaşama tutunmaya çalşıyor. Hikâyenin pek de detaylı olmayan (spoilersız) özetini ve sembolik faktörlerine bir göz atalım.

Kitaptan önce yazar hakkında konuşmak, hikâyenin geçtiği yer ve anlayış hakkında bir şeylerin daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir. 1804’te Massachusetts’de doğan Hawthorne, zaman içinde dünyaya geldiği coğrafyanın geçmişini, dönemin püriten Amerika’sında püritenliğin uygulanış şeklini, kültürünü ve ahlak anlayış tutumunu bir kurguya uyarlayıp okuyucusuna sunmuş. Baskıcı, bağnaz ve katı kuralları olan bir toplum içinde yasak bir aşka tutulmuş ve sonucunda cezaların belki de en büyüğüne çarptırılmış genç ve güzel bir kadın olan Hester Prynne’e bir utanç abidesini, “Zina” anlamına gelen “Adultery” kelimesinin baş harfini, “A” harfini ibret olsun diye bir ömür taşıması emrediliyor. Günahına ortak olan rahip Arthur Dimmesdale’i ve rahibin kariyerini yakmamak uğruna tüm suçu üstüne alıyor ve tüm gözleri kendi üzerine çekiyor.

Öldü bilinen kocası Roger Chillingworth gelip günah ortağını bulacağı ve intikamını ikisinden de en ağır şekilde alacağını söylemesi üzerine üstüne tonlarca yük binen Hester, tüm bu yaşadıklarına rağmen cömertliğinden ve yardımseverliğinden ödün vermeden, kendine iğrenç bir şekilde bakan gözlere acı ve sefalet içinde yardım ediyor ve bundan asla yılmıyor. Geçen yıllar boyunca yaptığı yardımlar ve hizmetler dolayısıyla fikri değişen ve bir nebze yumuşayan halk Hester’ın göğsündeki A harfini Adultery değil, “Able” olarak yoruyorlar fakat Hester bunu reddedip bu sembolik harfin asıl anlamını koruyarak utancını her geçen gün hatırlıyor ve yukarıda da dediğim gibi bununla yaşamaya çalışıyor.

Sembolik Faktörler

A harfi:

Hester’ın taşıdığı A harfi başlı başına sembolik bir anlam taşır. Yukarıda da dediğimiz gibi Adultery, yani Zinayı belirten bu harf utancı ve günahı sembolize ediyor. Zaman içinde Hester’a karşı tutumu birazcık da olsa değişen halk bu harfi “Able” yani bir şeyler yapmaya gücü yeten olarak yoruyorlar, fakat Hester bunu reddederek harfin asıl anlamını sürekli hatırlıyor. Bir diğer sembolik öge olan meteorun gökyüzünde oluşturduğu A harfini rahip Dimmesdale kendinin de taşıması gerektiğine inandığı A harfini hatırlatan bir işaret olarak görüyor.

Pearl:

Hester’ın yasak aşkının meyvesi olan küçük ve neşesi eksik olmayan kızı Pearl, hikâye boyunca işlenen konu olan günahın sembolik bir yansıması aslında. Hester kızına her baktığında biraz daha üzülüyor ve göğsündeki utancın ete kemiğe bürünmüş bir yansıması olarak görüyor. Pearl sadece bir günahın meyvesi değil aynı zamanda tanrı’nın bir lütfudur, çünkü Hester kaybettiği yaşam enerjisini her ne kadar bakınca utancını hatırlasa da Pearl’ün gülüşünde ve bitmek bilmeyen sevincinde bulur.

Karakterlerin isimleri:

Karakter isimlerinin derinlerde yatan anlamları alegorik birer unsur olarak karşımıza çıkıyor. Chillingworth kelimesindeki “Chill” bu karakterin soğukluğu ve katılığını sembolize ediyor. Hikâye boyunca kalbinde gram sevgi olmayan ve sürekli intikam düşüncesi içinde olan bu adam hikâye sonunda intikam düşüncesiyle boğulmuş bir biçimde karşımıza çıkıyor. Dimmesdale’ın Dimness, yani belirlizlik, zayıflık anlamına gelen bir şekilde konuya dahil edilmesi Arthur’un karakterini ve hikayedeki tutumunu pek de açıklar nitelikte. Hester’ın soyadı Prynn kelimesinin okunuşunun (/prin/) ve günah anlamına gelen sin kelimesiyle uyumu da pek bir anlamlı görünüyor.

Kırmızı renk:

Harfin rengi olan kırmızı renk hikâyede Hester’ın aşkını ve ihtirasını, bununla beraber günahını da temsil ediyor.

Kişisel yorumum:

Püriten Amerika’nın ahlak ve inanış tutumunun geldiği noktayı gözler önüne seren Kızıl Damga son zamanlarda beni kendine bağlayan ve bittiğinde üzüldüğüm bir eser. Giriş kısmı ne kadar monoton ilerliyorsa bir sonraki bölümler de bir o kadar sürükleyici ve belirli yanıtları almamı ısrarla istetecek kadar çok şey barındırıyor. Tasvirlere pek bir önem veren Hawthorne, karakterlerin içinde bulunduğu mekânı okuyucunun gözünde canlandırmak için çok çalışmış. Tarih ve romantizm seven herkese önereceğim bir kitaptır Kızıl Damga. Daha fazla sürpriz bozmamak adına yazmadığım birçok ögeyi sizlerin okuyarak keşfetmesini istiyorum. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere!

Benim gözüme çarpmayan belirli sembolik ögeleri edindiğim ve anlatı hakkında daha detaylı bilgi edindiğim kaynağa bu linkten ulaşabilirsiniz.

Yourdictionary

Düşünceni Tek Emojiyle Anlat!
+1
1
+1
1
+1
0
+1
0
+1
0
+1
1
+1
0
5 1 oyla
Yazımızı Değerlendir
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Sıralı yorumlar için geri bildirim
Tüm yorumları görüntülere
Bu yazılarımızı da beğenebilirsin

Savaş Görünenden Daha Fazlasıdır: Savaş Sanatı(Sun Tzu) Kitap İncelemesi

Bu yazımda sizlerle Sun Zi’nin Savaşı sanat olarak tasvir ettiği bu eserindeki bazı ifadeleri kendi çağımıza ve yaşamımıza uyarlıyoruz.

Fantastik Edebiyat Çevirmenliğine Dair

Fantastik dünya… Hepimizin hayalinde yarattığı dünyaları vardır, ve bu dünyaların başarısı sadece yazarın değil aynı zamanda çevirmenin başarısına bağlıdır. Peki fantastik edebiyat çevirmenliği nedir?

Transylvania (2006)

“Kalbim buruk, şanslılara, mutlu yaşayanlara kıskanarak bakıyorum. Birkaç çalı çırpı verin de yakalım dünyayı.”